KISA TARİHÇE

• Psikoz yeni ortaya çıkan bir bozukluk değildir. Tarihin başlangıcından bu yana varlığını sürdürmektedir. Ancak ilk zamanlarda psikozu olan kişilerin şeytanlar ya da cinler tarafından yönetildiği düşünülürdü.
• Bu yüzden onlardan korkulur, kaçılır ya da hapsedilirlerdi.
• Çoğu kişinin kanseri anlaması tuhaf davranışları, halüsinasyonları ya da tuhaf düşünceleri  anlamasından daha kolaydır.

Psikozun Sebepleri
• Arkadaşlar ve aileler genelde tanıyı öğrendiklerinde çok fazla şaşırır, korkar ya da sinirlenir. Psikozu olan kişilerin diğer hastalardan daha saldırgan ya da kontrol dışı oldukları düşünülür.

Strese Yatkınlık
• Strese yatkınlık modeli, stresle baş etme, problem çözme becerileri eksik olan kişilerin psikoza daha yatkın olduğunu söyler.

Psikoz Genetik midir?
• Psikozun genelde aileden geldiği düşünülür. Yakın akrabalardan birinde psikoz varsa psikozun çıkma olasılığı fazladır.  Anne ya da babasından birinde psikoz olan birisinin psikoza yakalanma ihtimali yüzde ondur. Ancak sadece genler değil, psikozun ortaya çıkmasında çevresel etkenlerin de etkisi bulunmaktadır. Bunlar arasında virüslere maruz kalma, doğum öncesi kötü beslenme, doğum sırasında karşılaşılan problemler ve daha bilinmeyen bir çok psikososyal faktör vardır.
• Psikozda görülen normal olmayan davranışlar kişinin kendisinin ve etrafındaki insanların hayatını önemli ölçüde etkiler.
• Her yüz kişiden üçü hayatı boyunca psikotik bir dönem yaşamaktadır. Diğer hastalıklar gibi psikoz tedavi edilebilir ve herkesin başına gelebilir.
• Psikoz cinsiyet, ırk, sosyal sınıf ya da kültür ayrımı yapmaz.

Psikoz Nedir?
• Psikoz kişinin beyninin ciddi şekilde işlevinin bozulduğu bir durumdur. Bu durum kişinin düşüncelerini, algılamasını, duygularını ve davranışlarını etkiler. Yani psikozu olan birisinin düşünceleri, konuşması ve gerçeği yargılaması bozulur.

Uyarıcı belirtiler şunlardır:

• Sosyal soyutlanma ve geri çekilme
• Tuhaf konuşmalar ya da düşünceler
• Şüphecilik: sürekli diğerlerinin davranışlarını sorgulama
• Duygusuzlaşma
• Madde ya da alkol kullanımı
• İsteksizlik
• yersiz gülmeler
• Uykusuzluk ya da aşırı uyku
• Fiziksel görünüşlerine dikkat etmeme, kişisel hijyenin zayıflaması

Halüsinasyon nedir?
Gerçekte olmayan şeylerin algılanmasıdır. 5 tür halüsinasyon vardır:

• Görüntü: psikozu olan kişi renkler, şekiller ve hayal ürünü olan kişiler ve hayvanlar görebilir.
• Sesler: Psikozu olan kişi öfkeli ya da dalga geçen sesler duyabilir.
• Dokunma: Böceklerin derilerinde yürümesi gibi
• Koku: Tuhaf ya da hoş olmayan koku
• Tat: Ağzında sürekli hoş olmayan bir tat olduğunu söyleyebilir.

Sanrılar ve Halüsinasyonlar psikozda yaygındır

• Psikoz durumunda kişinin en çok etkilenen yönü nasıl düşündüğüdür. Kişi etrafında olan bitenler ve diğerleriyle olan etkileşimini mantıklı bir şekilde değerlendiremez. Genel yargılara göre doğru olmayan şeylere inanırlar ve gerçeği kabul etmekte zorlanırlar.
• Sanrılar ve halüsinasyonlar algıda ve düşüncede meydana gelen bozulmayı yansıtır. Dışarıdan bakan birisine bu düşünceler çok tuhaf gelebilir ama kişi için çok anlamlıdır. Örneğin, kapısını kilitlemek için bir çok kilit kullanmak, yolda yürürken sürekli arkalarını kontrol etmek, telefonda hiç konuşmamak gibi.

Düşünce karmaşası:

• Konuşmaları hızlı ve süreklidir.
• Konuşma birbiriyle bağlantılı değildir. Daldan dala atlayabilir.
• Düşünce akışı aniden durabilir. Bu da konuşmalarının ya da yaptıkları aktivitelerin duraksamasına sebep olur.

İç Görü Azlığı:
• Psikozda olan hastalar davranışlarının tuhaf olduğunun neredeyse hiç farkında değildirler. Belki başkalarının davranışlarının tuhaf olduğunu anlayabilirler fakat kendi davranışlarını değerlendiremezler.

İntihar Riski
• Psikozda olan her üç kişiden birisi intihar girişiminde bulunmaktadır. Ancak psikozda olan kişiler bu düşüncelerini diğerleriyle paylaşmazlar. Bu da onlara yapılacak yardımı güçleştirir. Daha çok 30 aşın altındaki erkeklerde ve hastaneden çıktıktan hemen sonra görülebilecek bir durumdur. Bazen duydukları emir verici sesler de intihar girişimine sebep  olabilir.

Psikozun Başlangıcı
• Psikoz daha çok ergenlik çağı ve yirmili yaşlarda yavaş yavaş ilerleyerek görülen bir bozukluktur. Aile ve arkadaşları çoğu zaman ilk belirtilerin farkına varırlar. Başlangıç safhasında kişilerin yaşama dair amaçları kaybolmuştur ve motivasyonları yoktur. Kendilerini arkadaş ve ailelerinden soyutlarlar. Eskiden yapmaktan hoşlandıkları şeyleri yapmaz olurlar.

Aile Üyeleri için İp Uçları
• Psikoz hastaları çoğu zaman aile ve arkadaşları açısından problem yaşamaktadırlar. Aileler çoğu zaman ilk etapta psikozu olan bireylerle ilgilenirler ancak tedaviye olan ilgisizlikleri nedeniyle öfkelenirler. Ailenin duygusal desteği zamanla azalabilir ve bazen aile hasta olan kişi ile tüm bağlarını koparır.
• Psikotik hastalar sanrılarının ve halüsinasyonlarının gerçek olduğuna inandıklarından psikiyatrik tedavinin gereksiz olduğunu düşüneceklerdir. Bu durumda aile üyelerinin hastaları tedaviyi almaya ikna etmede aktif bir rol üstlenmesi gerekir.
• Açık bir şekilde iletişim kurun
• Eğer gerekirse söylediklerinizi tekrarlayın ve cevap almak için sabırla bekleyin
• Yapmasını istediğiniz şeyleri adım adım söyleyin.

1. Aileden yakın birisi hastanın yerine konuşabilir:

• Bazen sadece aile ve yakın kişiler tuhaf davranışların farkına varabilirler. Hastalar bu tür bilgileri muayene sırasında doktora söylemeye gönülsüzdürler. Bu yüzden ailenin detaylı bilgi vermesinde fayda vardır.

2. Hastanın tedaviye uyum sağlamasına dikkat edin:

• Özellikle hastaneden çıkan bir hasta için tedaviye uyum sağladığından emin olmak gerekmektedir. İlaçları kullanmayı bırakma ya da kontrollere gitmeme psikotik belirtilerin geri gelmesine sebep olabilir. Sabırlı olun psikozun iyileşmesi zaman alır.

3. Tedaviye uyum sağlayabilmesi için cesaretlendirin:

• Hastayı tedavi alması için cesaretlendirmek iyileşmeyi olumlu yönde etkilemektedir. Tedavi olmadan psikozun derecesi artar ve kişiler kendi bakımlarını dahi yapamaz hale gelirler. Çoğu kendini sokaklarda ya da hapiste bulur.

4. Tuhaf konuşmalara nasıl cevap vermelisiniz?

• Psikoz hastalarına göre sanrıları ve halüsinasyonları gerçektir. Aile üyeleri ya da arkadaşlar hastanın gördüğü şeyleri görmediklerini ya da onlar gibi düşünmediklerini söyleyebilirler ancak hastaların farklı düşündüklerini kabul etmelidirler. Düşüncelere meydan okumamak çok önemlidir. Çünkü kişiye göre bu düşünceler çok gerçekçidir. Sanrılar ya da halüsinasyonlarla ilgili tartışmayın. Bunun yerine konuyu ikinizin de üzerinde uzlaşabileceği durumlara çevirmeye çalışın.

5. Kayıt tutun:

• Hastayı tanıyan kişinin ne tür belirtiler görüldüğü konusunda kayıt tutması önemlidir. Hangi ilaçları aldığı ya da bu ilaçların yan etkisinin neler olduğu yazılabilir. Geçmişte hangi belirtilerin çıktığını bilmek ileride ailenin ne beklemesi gerektiği konusunda ip ucu verir. Bu da erken uyarı işaretlerini görmelerine ve hastalığın yenilenmeden önlenebilmesine yardımcı olur.

6. Yaşamda basit ve ulaşılabilir amaçlar belirlemesine yardımcı olun:

• Tedavinin yanı sıra aile ve arkadaş grupları hastayı bazı becerilerini geri kazanabilmesi için destekleyebilirler. Hedeflerin kolay ulaşılabilir olması önemlidir. Sürekli baskı gören ve eleştirilen birisinin belirtilerinde artış olacaktır. Diğer herkes gibi psikoz hastaları da neyi doğru yaptıklarını bilmek ister. Olumlu şeyler söylemek eleştiri yapmaktan çok daha faydalı olacaktır. Bu hastayla iletişime geçen herkes için geçerlidir.

Psikozu olan birisi tehlikeli midir?
• Psikozu olan hastalar çoğu zaman duygu durum dalgalanması yaşarlar. Bazen sanrılar ve halüsinasyonlar kişinin nasıl davranacağının bilinmemesine ve sinirli olmalarına neden olabilir. Psikozdaki hastalar nadiren şiddet uygularlar. Kendilerine zarar verme ihtimalleri başkalarına zarar verme ihtimallerinden daha fazladır.

Erken Müdahale ve Önleme
• Erken teşhiş yapılması ve tedavi psikozun oluşumunu ya da tekrarlamasını önler. Psikiyatriye baş vurmak başta stresli olabilir ancak daha sonrasında yarar görüldükçe hasta ve ailesi uyum sağlayacaktır.
• Özellikle ergenlik ve genç yetişkinlik gibi riskli dönemlerde yardım alınması daha da önleyici olacaktır.
• Tedavi edilmeden bırakılan psikozun iyileşmesi daha zordur ve tekrarlama olasılığı fazladır.

Koruyucu Etkenler:

• Stresle baş edebilme becerileri
• Aile ve arkadaş desteğinin olması
• İlaçları düzenli bir şekilde kullanmak

Anti-psikotik ilaçların yan etkileri:
• Ağız kuruluğu
• Sersemlik
• Kaslarda gerginlik
• Huzursuzluk
• El ve ayaklarda titremeler
• Konuşmada değişmeler
• Kilo artışı: bu durumda beslenmeye dikkat edilmeli ve spor yapılmalıdır. Gece geç saatlerde daha düşük kalorili ve iştahı bastıracak yiyecekler tercih edilmelidir.
• Uykuda artış
• Tardif diskinezi: En ciddi yan etkilerden biridir ancak çok yaygın değildir. Daha çok yaşlılarda görülür. Yüzde kasılmalar, bacaklarda ve gövdede eğilmeler